” SÜRÜKLEYİCİ VE HEYECAN VERİCİ BİR GÖREV OLMASI SEBEBİYLE İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU, BEKLENTİLERİMİ TAM ANLAMIYLA KARŞILADI. “
1- Sn. Olivier Gauvin, Eylül 2020’den bu yana Fransa’nın İstanbul Başkonsolosusunuz. Görevinizden önce Türkiye’ye hiç gelmiş miydiniz?
Evet, Eylül 2020’de göreve başlamadan önce Türkiye’ye bilhassa da İstanbul’a ziyaret amaçlı çok kez gelmiştim. Döndüğümde hem hareketlilik hem de barındırdığı çeşitlilik itibariyle etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir şehir çıktı karşıma. Şehrin tarihi, kültürü, güzelliği insanı büyülüyor. Buyur etmeyi, ağırlamayı bilen İstanbulluların kültür, iktisat, teknoloji alanlarında da gösterdiği faaliyet, yaratıcılık da dikkat çekici.
2- Bize kendinizden, İstanbul öncesindeki görevlerinizden bahsedebilir misiniz?
Tahran’da, ABD Washington’da diplomat sıfatıyla çalıştım. Basın-iletişim alanında birçok görev yürüttüm; örneğin Paris’te, Avrupa ve Dışişleri Bakanlığının sözcü yardımcısıydım. Bu görevler sırasında bölgedeki konumu, burada oynadığı rol itibariyle Türkiye üzerine çalışmıştım.
Sürükleyici ve heyecan verici bir görev olması sebebiyle İstanbul başkonsolosluğu beklentilerimi tam anlamıyla karşıladı. Zira İstanbul, birbirine kuvvetli bağlarla bağlı halklarımız, ülkelerimiz, kültürlerimiz arasında köprü vazifesi görmekte.
3- İstanbul’da en sevdiğiniz yer neresi?
Şehir öyle muhteşem ve İstanbul’da gezmeyi o kadar çok seviyorum ki şurası demek zor olur! Her bir mahallenin ayrı bir havası var. Tarabya’ya, üçüncü köprüye doğru giden Boğaz hattı ile Haliç en sevdiğim yerlerden. Bir de İstanbul’un tarihi mahallelerindeki dar sokakların sevimli havasını kelimelere dökmek imkânsız. Ne mutlu ki ben de böyle tarihi bir mahallede hem oturuyor hem çalışıyorum. İnsan gezerken yeter ki başını kaldırıp da görmek istesin, o zaman karşınıza bir Osmanlı çeşmesi, bir duvar işlemesi, iki eski ev arasından yükselen bir minare ve elbette oraya buraya saklanmış kediler gibi birbirinden kıymetli ayrıntılar çıkıveriyor. Yine de İstanbullulardaki bu iyi niyet, bu kendine has ilham olmasaydı bunlar da pek bir anlam ifade etmezdi.
4- Türkiye’nin başka şehirlerini ziyaret ettiniz mi? Bunlardan en çok hangisi sizi etkiledi?
İstanbul Başkonsolosluğu’nun sorumluluk sahasındaki batı şehirlerine gittim. Geçmişe göz kırpan, yaşantısı hoş İzmir, tarih kokan havasıyla Edirne, şehri çevreleyen dağları, Yeşil Türbesi ve çarşısıyla Bursa ve ardından İznik, Urla, Fethiye, Çanakkale gibi diğer şehirler… Şehirleri teker teker sayıp da sonra bazılarını unutarak es geçmiş olmak istemem… Yalnız hâlâ Bodrum’a gidememiş olmak içimde bir ukde. Fakat yakın zamanda oraya da gitmeyi düşünüyorum.
5- Kültür alanında Türkiye ile Fransa arasında yüzyıllara uzanan, bugün de devam eden bir iş birliği söz konusu. Bu ilişkinin ayakta durmasını nasıl sağlıyorsunuz?
Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler epey eskiye dayandığından geniş ölçekli bir tarih söz konusu, öyle ki bu ilişkilerin mazisi yarım binyılı aşıyor. Kültür, düşün, sanat, mimari gibi çok çeşitli alanlarda, Karaköy Tüneli’nden tutun da üçüncü köprüye hatta Pierre Loti Kahvesi’nden deniz fenerlerine varana dek İstanbul ve çevresinde Fransa ile ilişkilendirilebilecek pek çok nokta mevcut. Beyoğlu’nun merkezinde bulunan Fransız Sarayı da şehirdeki Fransız varlığının elbette tarihi bir şahidi. Böylesi bir geçmiş üzerine gelecekteki ilişkilerimizi daha da iyi inşa edebileceğimizi düşünüyorum. Fransız Kültür Merkezi tam da bu yönde gayret sarf ediyor. Salgın sırasında vaziyete ayak uydurmak, salgına rağmen faaliyetlerimizi başka biçimlerde sürdürmek üzere yeni yollara başvurmak zorunda kaldık. Tam zamanlı işleyişe yavaş yavaş geçişin ardından bugün etkinliklerimiz, tıpkı Fransız Kültür Merkezi’nin sinema salonunda olduğu gibi yeniden başlamış vaziyette. Sene boyunca herkesin beğenisine uygun düşecek, çeşitli sergi, konser ve başka kültür etkinlikleri düzenlenmeye devam edecek. Önümüzdeki aylarda kültür merkezimin etkinliklerine dair haberleri @institutfrançaisdeturquie hesabından takip edebilirsiniz.
Geçtiğimiz dönemde Fransız sanatçı Saype’ı İstanbul’da ağırlamak bizim için önemliydi. Haliç de dâhil şehrin muhtelif yerlerinde Saype, halklar, insanlar arasındaki dostluğu vurgulayan üç devasa resim çizdi. Ayrıca eylül başında Fransız Sarayı’nda bir konser veren Fransız piyano sanatçısı Simon Ghraichy’yi ağırladık.
6- Ekonomi ve ticaret alanındaki ilişkiler hakkında neler söylemek istersiniz?
İthalat-ihracatta yıllık toplam işlem hacmimiz 14-15 milyar avroyu buluyor. Türkiye’de mutfak, taşımacılık, sanayi, moda, bilgisayar oyunu gibi alanlarda faaliyet gösteren 450’yi aşkın Fransız şirketinin bunda payı var. Hatta Fransa’nın Dış Ticaret ve Dışarıdan Yatırımlara Teşvikten sorumlu Bakanı Sayın Franck Riester de İstanbul’a eylül sonunda bir ziyaret gerçekleştirdi. Sayın Büyükelçi Hervé Magro’nun himayelerinde Fransa takımının tüm üyeleri, bilhassa iktisat müsteşarlığı ile Business France, yerel paydaşlar ile Fransız şirketler arasında irtibatın sağlanmasına, ilişkilerin canlı tutulmasına gayret ediyor. Bu noktada Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin faaliyetlerini de saymadan geçmeyelim. Türkiye’nin girişimcilikte özellikle de teknoloji alanında gösterdiği hareketlilik gayet dikkat çekici. Tam da bu sebepten ötürü genç girişimcileri çatısı altında toplayan French Tech Hareketi’nin bir ayağının İstanbul gibi girişimciliğe elverişli bir şehirde hayata geçirilmesi aslında gayet doğaldı.
7- Kovid-19 salgınının başkonsolosluğun faaliyeti üzerine etkisi nedir? Başkonsolosluk bu duruma nasıl ayak uydurdu, ne gibi önlemler alındı?
Salgının faaliyetimize, hizmet birimlerimizin işleyişi üzerine etkisi büyüktü. Evden çalışılmasına gayret ettik, alınan tedbirlere uyulabilmesi için zaman zaman faaliyeti yavaşlattık. Türkiye ile Fransa arasındaki seyahat kısıtlamaları kapsamında özellikle vize servisimizin hizmeti önemli ölçüde sekteye uğradı.
Her şeye rağmen bu dönemde öncelikle bu durum ile uyumlanmaya, hizmetlerimizin nitelikli biçimde devamını sağlamaya gayret ettik hep. Neyse ki sürecin seyri, başkonsolosluk hizmetlerinde vize servisimizin çözüm ortağı VFS bürolarında Eylül 2021 itibariyle normale dönülmesini mümkün kıldı.
8- Türk mutfağını sevdiniz mi? En sevdiğiniz yemeğimiz hangisi?
Evet, Türk mutfağının sunduğu çeşitliliği bilhassa beğendiğimi söylemeliyim! İnsan şu yemek demekte zorlanır… Hafta içi, İstanbul sokaklarında gezerken hızlıca tadabileceğiniz sayısız sokak lezzetinden herhangi biri desem! Başkonsolosluğun hemen karşısında şehrin en iyi pidecilerinden biri bulunduğu için şanslıyım! Hafta sonu ise çeşit çeşit lezzetin sunulduğu bir kahvaltı sofrasında bir araya gelmekten iyisi olamaz diye düşünüyorum! MasterChef Türkiye programının jürisinde yer alma fırsatını yakaladığımda hangi takımın daha iyi olduğuna karar vermekte epey zorlandım, yarışmacılar olağanüstüydü! Yeni yetişen Türk şefler çok yetenekli! Mutfak aşkı hem Türkler hem Fransızlar için ortak bir tutku.
9- Türk müziğini beğeniyor musunuz?
Elbette. Türk müziğini yavaş yavaş keşfediyor ve bundan büyük keyif alıyorum. Kendim de piyanist olduğumdan aklıma önce Türk klasik müzik sanatçılarıyla piyanistleri geliyor. Örneğin Fazıl Say ve onun duygu yüklü İnsan insan başlıklı harikulade bestesi. Öte yandan Ferdi Özbeğen, Müslüm Gürses gibi sanatçıları da beğeniyorum. Müzik İstanbul’da sokaklardan, caz barlara hatta vapurlara varana dek mühim bir yere sahip. Dinlenmek için çayın yanında Türk sanat müziği ise birebir.
10- İş dışındaki boş zamanlarınızda İstanbul’da neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Şehirde gezmek, şehrin o sevimli dar sokaklarında saklı kalmış sayısız sürprizi keşfetmek hoşuma gidiyor. Koşmayı seviyorum, İstanbul koşu için sıra dışı güzellikte bir ortam sunsa da şehir epey engebeli olduğundan koşmak pek kolay değil! Bir de İstanbul’da epey sahafla antikacı bulunuyor, bunları keşfetmekten, sanat galerisi ve müze gezmekten hiç sıkılmıyorum.
@consulfranceist
@oliviergauvinistanbul
@FranceaIstanbul
@Gauvinolivier
@consulatfrance.istanbul