Nedim Saban Nesrin İçli’nin sorularını yanıtladı.
Çocukluğunuz ve ailenizden bahseder misiniz?
İstanbul Musevisi bir aileden geliyorum.1492’de İspanya’dan göçmüşüz. Babaannem İtalyan kökenliydi, büyük dedem Rafael Saban, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Hahambaşısı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde, hem de Osmanlı’dan sonra laikliğe geçiş dönemi yani oldukça önemli bir dönemde. Bu ailenin kültüre, sanata açık olması da çok önemli tabii ki, aile olarak çok değer verdiler. Biz ailede hep büyüklerimizle, onları ziyarete gittiğimizde: “La Fontaine okudun mu, ne okudun?”, “Fransızca Jules Verne mi okudun?” gibi konuları ve mesela Molière’i konuşurduk. Bence bunun da bana büyük bir etkisi oldu. Ve ben hep benden yaşça büyük olanları sevdim, onların okuduğu kitaplar, hep yaşımın ötesindeydim, bana çok heyecan veriyordu onların oluşumları yaklaşımları. Ailede de öyleydi birbirlerine kitap verirlerdi. Yaşar Kemal’in Fransa’dan getirilen tek kopya Fransızca “İnce Memed” kitabının aile içinde dolaştığını, herkesin sırayla okuduğunu hatırlıyorum ben. Aile büyükleri arasında okuyan diğerine verirdi, böyle güzel kültürlü bir ailede büyüdüm. Hala da babam ve annemle çok ciddi bağlarım var, her şeyi onlara danışırım kültürel olarak, çok güvendiğim bir aile yapısı içindeyim.
Tiyatroya ne zaman başladınız?
Tiyatroya 1976 yılında çocuk oyunları yazarak başladım. 1979 yılında çocuk hakları üzerine yazdığım oyun UNICEF’in bir yarışmasında dereceye girdi. 1982 yılında Beş Kafadarlar Çocuk Tiyatrosu’nu kurdum. Bu tiyatroda dört yıl boyunca altı oyun sahneye koydum ve bu oyunlarda rol aldım. Türkiye’de ilk kez çocuk parklarında tiyatro uygulamasını da başlatan “Beş Kafadarlar Tiyatrosu”, tiyatroya gidemeyen çocuklara tiyatro götürmeyi hedeflemiştir.
Eğitiminiz hakkında bilgi verir misiniz?
1986 yılında Robert Kolej’den mezun olduktan sonra, aldığım bursla ABD’ye gittim, yedi yıl boyunca tiyatro, sinema ve televizyon eğitimi aldım ve New York Üniversitesi’ni yüksek dereceyle bitirdim. Bitirme tezi olarak sahneye koyduğum “Hizmetçiler ve Hortlaklar” adlı oyunla, 1000 yönetmen arasından 3 kişiye verilen bir bursa layık görüldüm ve bir yıl boyunca Amerika’nın en önemli tiyatrolarında (Berkshire Theatre Festival, Guthrie ve New York Theatre Workshop) staj yaptım. Şu an Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Doktora yapmaktayım. İngilizce ve Fransızca bilmekteyim.
ABD’den Türkiye’ye döndükten sonra yapımcı ve yönetmen olarak gerçekleştirdiğiniz ve rol aldığınız oyunlar hakkında bilgi verir misiniz?
1992’de Türkiye’ye döner dönmez Tiyatrokare’yi kurdum, bu tiyatroda “Müziksiz Evin Konukları”, “Bahara Uyanış” oyunlarının yapımcı ve yönetmenliğini, “Oleanna”, “Cadılar Zamanı”, “Kendine Ait Bir Oda”, “Soytarı”, “Bir Kadın”, “İki Perde İki Oyun” adlı oyunların yapımcılığını üstlendim. Ayrıca “Salaklar Sofrası”, “Üç Kadın Bir Çapkın”, “Oscar” ve “Profesör Enişte” adlı oyunlarda rol aldım. Yeni oyun yazarları kazanmak amacıyla ortak üretim laboratuvarını başlatan Tiyatrokare ile tüm Anadolu’yu dolaştım.
Tiyatrokare’nin sunduğu “Zeki Müren Müzikali”nde yapımcı, oyun metni yazarı ve yönetmenlik görevini üstlendim. Ayrıca Amerikan Tiyatro Tarihi’nin en uzun süreli oynanan oyunu sıfatıyla Guiness Rekorlar Kitabı’na geçen “Şen Makas”ın yapımcılığı ve yönetmenliğini yaptım. Ünlü komedyen Steve Martin’in “Şerefe 20. Yüzyıl” adlı oyununu sahneye koydum.
Unutulmaz TV ve radyo programlarına imza attınız. Biraz bahseder misiniz?
Show TV’de “Saklambaç” ve “Süper Aile” programlarının metin yazarlığını, ATV’de “Randevu”, Kanal D’de “Tartışma Büyüyor” adlı programların sunuculuğunu üstlendim. 1992 yılında Energy Fm’de Türkiye’nin ilk telefonlu ve canlı talk show’u olan Dr.Stress’i sunmaya başladım. Radyoda ilgiyle dinlendikten sonra, televizyona transfer olan “Dr.Stress”, 13 yıl boyunca siyasetten, cinselliğe, sosyal sorunlardan eğitime, kültüre, sağlığa değin her konuyu özgürce tartışmaya açtı. Dr.Stress, ATV, Star ve Kanal 6’da yayınlandı.
Tiyatrokare Salaklar Sofrası benim oynadığım en başarılı oyundur.
Müziksiz Evin Konukları, Salı Ziyaretleri, Zeki Müren için bir Demet Yasemen, teknolojiyi yenilikçi biçimde kullanan Süper İyi Günler, on yıl oynadığımız Leyla’nın Evi, ilk interaktif komedi Şen Makas, altı yıldır Melek Baykal ve Suna Keskin ile oynadığımız Ahududu oyunları devam etmektedir.